Standart hale getirilmiş zamanın modern algılayışı, en uzak diyarlar boyunca paylaşılmaktadır. Bu algı, astronomik takvim bilgisi ile yıldızların ve gezegenlerin hareketlerine dayanan ve görece kısa zaman aralıklarını kaydedip ölçmek için son teknolojiyle donatılmış saat bilgisinibirleştirir.
İçindekiler
İnsanlık muhtemelen aklın şafağında zamanın ilerleyişinin farkına vardı fakat mevsimlerin ve bir yıl boyunca günlük değişimlerin düzgün bir şekilde kavranılması ancak MÖ 8000 yıllarında yerleşik tarımın başlangıcıyla önemli hale geldi. İngiltere'deki Stonehenge'i de içeren dünya etrafındaki tarih öncesi anıtlar, güneşin batışı ve yükselmesi sayesinde mevsimlerin takip edilebildiğini açıkça gösteriyordu.
Zamanın ve saatin icadı
Küçük zaman aralıklarının ölçülme ihtiyacı sadece MÖ 2000 yılları civarında muhtemelen dini, ayin ve idari gereksinimlerden kaynaklı olarak antik Mezopotamya'nın ileri uygarlığında ortaya çıkmıştı. Güneş saatleri kabaca günlük zamanı takip etmek için kullanılıyordu, daha kısa zaman aralıkları ise ince bir aralıktan suyun damlaması ya da kumun akması takip edilerek ölçülüyordu.
Ağırlıkla çalışan en eski mekanik saatler muhtemelen MS 2. binyılda Avrupa'da ortaya çıktı. Bir kilisedeki gibi halka açık bir yapıya monte edilen tek bir saat bütün bir halk için yeterlidir. Mekanik saatler yaklaşık 1500 yılları civarında yayla güç sağlamanın keşfinden sonra portatif hale geldi ve hassaslıkları geç 17. yüzyılda büyük oranda geliştirilmişti. Daha hızlı seyahat etmeye ve telgraf iletişimine yol açan Sanayi Devrimi, nihai olarak geniş çaplı bölgeler boyunca zamanı kaydetmeyi sağlamayı zorunlu hale gelmiştir.
Saatin ve zamanın icadının çizelgesi
MÖ 2000: İlk takvimler
Antik Babil Uygarlığı takvimin bilinen en eski formunu geliştirdi. Yıl, ay çevrimine dayanan 12 aya bölünmüştü ve ay ve güneş çevrimini aynı hizaya getirmek için ekstra bir ay eklenmişti. Diğer uygarlıklar benzer takvimler geliştirdi